Muş Alparslan Üniversitesi İslami İlimler Fakültesi’nde Medeniyet Tasavvuru ve Öncü Kuşak konulu bir konferans düzenledi.
ALPARSLAN DİYARI- Bitlis’in Tatvan ilçesinde düzenlenen 2. Tatvan Doğu Anadolu Kitap Fuarı vesilesiyle Muş’a gelen Gazeteci Yazar Yusuf Kaplan, Muş Alparslan Üniversitesi (MAUN) İslami İlimler Fakültesi’nde Medeniyet Tasavvuru ve Öncü Kuşak konulu bir konferans verdi.
MAUN Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Kenan Yıldırım ve İslami İlimler Fakültesi başta olmak üzere üniversitenin çeşitli fakültelerinden gelen öğretim üyeleri ve idari personel de İslami İlimler Fakültesi Konferans Salonu’nda gerçekleşen konferansta hazır bulundu. Öğrencilerin yoğun şekilde katılım sağladığı konferansta, Gazeteci Yazar Yusuf Kaplan, İslâm Medeniyetinin dinamikleri ve Batı Medeniyetinin tahlili çerçevesinde konuşma yaptı.
“Batı, kendi kimliğini kendisi üzerinden değil, öteki üzerinden inşa eden bir medeniyettir ve kimlik inşası bu düzlemde olan bir medeniyetin psikopatolojisi bozuktur” diyen Kaplan, “Bu bozukluk, Batı’nın kendisi ile olan ilişkisi başta olmak üzere Asya, Afrika, Hindistan ve Çin ile ilişkilerini de tahlil etmede çok önemlidir. Filistin’de işlenen cinayetler, apaçık hunharca işlenen cinayetlerdir. İşin ironik kısmı, bu cinayetleri gerçekleştiren özne, yaklaşık bir asır önce bu cinayetlere maruz kalan özne ile aynıdır. Cinayetlerin kime karşı işlendiğine bakıldığında, yüzyıl önce kendisini katledenlere karşı değil, tarih boyunca kendisine kucak açmış bir medeniyetin temsilcilerine işlenmekte olduğu görülmektedir” diye konuştu.
Michel Foucoult’un, çağımızın en büyük düşünürlerinden birisi olduğunu ifade eden Kaplan şöyle konuştu, “Onun en parlak öğrencilerinden birisi de Gilles Deleuze’dür. Deleuze, hocası Foucoult ile ilgili olarak, bize hiçbir şey öğretmeseydi bile, öğrettiği tek şey her şeye yeterdi; o da başkaları adına konuşma haysiyetsizliğidir, demiştir. Batı’nın tarihi günümüze kadar pek çok vahşetle şöhret bulmuşken, Endülüs örneğinde de olduğu üzere Batı, asırlardır kendi medeniyetine katkıda bulunmuş olan Müslümanları barbar olarak göstermeye çalışması, Foucoult’un haysiyetsizlik tespitine delil teşkil etmektedir.”
İslam medeniyetinin, tarih boyunca bütün medeniyetlerle temasa geçen, bütün medeniyetlerden beslenen ve bütün medeniyetleri de besleyen bir medeniyet olduğunun altını çizen Kaplan şunları kaydetti, “Hiç birisini imha etmemiş, bilakis ihya etmiştir. Bu çerçevede Batı Medeniyeti, kendilerine ait ne varsa, bizden öğrenmiştir. Aristo’yu, Platon’u, Grek Felsefesi’ni ve Presokratikleri vs. Batı Dünyası’na biz öğrettik. Şurası çok önemlidir ki, Hıristiyanlık İslâm’dan 6 asır önce ortaya çıkmasına rağmen, Batı dünyası, İslam dünyası ile ilişki kurana kadar Grek atalarıyla temasa geçmeyi başaramamış, İslâm Medeniyeti ise Batı Dünyasının yüzlerce yıl başarılı olamadığı hususların en iyi şekilde yorumlanabilmesi için uğraşmıştır.
Eğitimin bir dimağa öncelikli vermesi gereken şey, ruhtur. Batıda eğitim sistemi epistemolojiktir, kalbi ve ruhu yoktur. Biz bu manada kendi derinliğimizin farkında değiliz, çünkü teflik, fark etme melekelerini yitirmiş durumdayız. Firak, yani mesefe; Leyla ve Mecnun. Aşksız ve tutkusuz, ışık bile karanlıktır. Buna, Müslüman olma coşkusu da diyebiliriz. Biz maalesef bu coşkuyu da yitirdik. Ben, bu toprakların çocuğu olan Fuat Sezgin’de gördüm Müslüman olma coşkusunu. İşte ben, onun gibi bu coşkuya sahip olanlara Öncü Kuşak diyorum. Öncü Kuşak, yani bu dünyada yaşayan ama bu dünyada yaşamayan.”
Konferansın sona ermesinden sonra Kaplan, öğrencilerle fotoğraf çektirip onlarla sohbet etti.
HABER: HARUN SEÇKİN