MODERN TOPLUMDA ANNE-BABA-EVLAT ÜÇGENİ

Bugünkü makalemde modern hayata ve çağdaş toplumda değişen anne-baba-evlat ilişkisini ele alacağım. Geçmiş döneme nispetten modern zamanda anne ve babaya duyulan saygının ve atfedilen bilgeliğin kaybolmakta olduğu her kesimin malumudur. Değişen dünya ile birlikte anne ve baba kavramı, onlara karşı ki tutum ve davranışlarımızda değişimler yaşanmaktadır. Özellikle de anne ve babaya ilişkin değer kalıpları ve rollerine yüklenen anlamlar büyük bir erozyona uğramıştır. Modern zamanın getirdiği bu değişimler sonucunda geçmiş zamanda baş tacımız anne ve babaya gösterilen saygıya, sahiplenme ve adanmışlık ruhuna özlem duyuyoruz. Bir Müslüman için Allah’ın hakkından sonraki en büyük hak Anne ve Baba hakkıdır. Anne ve Baba; kendisini düşünmeyen, çocukları için yaşamı ikinci planda olan, sınırsız adanmışlık ruhuna sahip yüce varlıklardır. Fedakar ve cefakar anne ve babalar çocuklarını kimseye muhtaç ettirmemek, zorluk ve sıkıntı çekmeleri için hayatlarını heba ederler. Anne ve baba söz konusu evlatları oldu mu tüm cihanı karşılarına alırlar. Evlatlarına aydınlık bir gelecek hazırlamak adına her türlü sıkıntıya göğüs gererler; Hakim, savcı, müdür, doktor, öğretmen gibi seçkin unvanlara sahip olmaları için yıllarca bin bir zorluk içinde yılmadan, yorulmadan ve usanmadan emek verir, zahmet çekerler. Gel gör ki çoğu evlat aynı oranda anne ve babasına sahip çıkmaz, belli bir zamandan sonra veya evlilikle beraber onları ikinci plana iterler. Ebeveynler!
Çocuğunuzun paralı bir meslek sahibi ve parlak bir geleceği olması için çokça uğraşmayın; aksine çocuğunuza anne ve baba sadakatini öğretin. Aksi durumda gün gelir mevki, güç ve meslek sahibi etmek için çabaladığınız ve hayatınızı feda ettiğiniz evladınız yaşlılıkta ve hastalıkta size sahip çıkmaz. Şu bir gerçek ki mevkin, gelirin ve gücün ne kadar artarsa evleneceğin kişi de o denli elit ve kibirli olur; çünkü statün ne kadar yüksekse eş seçiminde de beklentin o kadar seçici olur. Son zamanlarda gelinler eşinin anne ve babasını istememek adına ayrı ev şartı koşarlar. Elin vicdansız kadının lafıyla anne ve babasına bakmayan, onları ikinci plana atan ve huzur evine yerleştiren kişiye erkek ve adam demem. Bilinmelidir ki ikinci eş bulunur; lakin ikinci anne ve baba bulunmaz.

 

     Modern hayat manevi çöküntüleri de beraberinde getirdi. Şöyle ki hayat şartları güzelleştikçe, zenginlik ve elit yaşam artıkça evlatların anne ve babalarına olan sadakatleri, sahiplenmeleri ve korumacılıkları da aynı ölçüde azaldı. Dikkat ettiyseniz huzur evinde kalan yaşlılarımızın çocukları genel olarak makam-mevki sahibi ve zengin kişilerdir. İnsanın oturduğu koltuk, giydiğin elbise değil taşıdığın karakter kaliteli olmalı. Konunun en can alıcı noktası şudur; Geleneksel yapıdaki toplumlarda yaşayan köylüler ile sanayi, fabrika, lokanta, inşaat gibi dar gelirli işlerde çalışan kesim anne ve babalarına sadakatle bağlı olup hastalıkta, yaşlılıkta terk etmez, ölünceye kadar sahiplenirler. Bazı toplumlarda anne ve babaya sahip çıkmamak, huzur evine atmak normal karşılanıyorken bazı cemiyetlerde ise bu durumun hoş karşılanmadığı gibi ayıp ve yüz kızartıcı bir eylem olarak görülür. Öyle ki batıda huzur evinde kalan yaşlılarımızın sayısı her geçen gün artmaktadır. Oysaki Anadolu’da özellikle de Doğu’da insanlar anne ve babalarını yanlarından ayırmaz, öz bakımlarına kadar ihtiyaçlarını giderip vefatlarına kadar sahiplenirler. Unutulmamalı ki yaptığın her şey sana geri dönecektir. Senin hayata verdiğin ne varsa hayat da sana onu verecektir. Evlat anne ve babasına karşıki görev ve sorumluluğunu yerine getirip merhamet ederse ileride çocuğundan da aynı şekilde o merhametli yaklaşımı görür. Dikkatinizi çekmek istediğim bir diğer husus ise; Toplum olarak hep erkek çocuk isteriz. Bilinmelidir ki kız çocukları anne ve babaya daha düşkün, daha vefalı ve daha merhametlidirler; Hastalıkta ve yaşlılıkta erkek çocuklarından daha da çok sahiplenirler. Dünyada insanı kaza, bela ve hastalıklarda kurtaracak dua anne ve baba duasıdır. Mutlu ve huzurlu bir hayat ancak anne ve babanın hayır duasını almaktan geçer. Hiçbir anne ve baba çocuğunun kötülüğünü, mutsuzluğunu istemez aksine çocuğu için en münasibi neyse onu isterler. Eş seçiminde anne vebabanın sözü dinlenilmeli, tecrübelerinden yararlanılmalı; çünkü evlilikte anne ve baba akıl ve tecrübeleriyle çocukları ise Duygu-Aşk-Nefis üçgeniyle hareket ederler. Bundan dolayı ki evlenecek gençlerin hata yapma olasılıkları daha fazladır. Evlilikte anne ve baba sözü dinlemeyen çocukların genellikle mutsuz bir evlilikleri olur. Geleneksel yapıdaki toplumlarda eş seçiminde anne ve babanın rolü varken, modern toplumlarda çocuklar eş seçiminde kendi kararlarını kend verirler. Bu nedenle köylerde eşler arası huzursuzluk, şiddet ve boşanma az şehirlerde ise fazladır.


      İktidar taşıyıcısı olan babalarının mutlak otoritesi modernleşmeyle beraber büyük bir dönüşüme maruz kalmıştır. Özellikle de aile içerisinde babalık kavramına yüklenen geleneksel rol ve anlam zamanla değişime uğramıştır. Eskiden babanın aile içinde bir saygınlığı ve ağırlığı vardı. Babaya karşı saygı ve sevgiden gelen bir korku ve hürmet hakimdi. Babanın sözü üzerine söz söylenmez, lafı ikiletilmezdi. Şimdilerdeyse babanın sözü dinlenmiyor, nasihatleri kulak ardı ediliyor. Günümüzde Baba figürü bambaşka bir hal aldı. Şöyle ki baba içeriye girdiğinde ayağa kalkmama, babanın önünde ayak uzatma, o oturmadan sofraya oturma, argo kelimeler kullanma, tesbih salama, sigara içme gibi babayı değersizleştirme tutumları gelişti yeni nesilde… Sanki babası değil de sınıf, ortam ve mahalle arkadaşıymış gibi rahat davranışlar sergilenmektedir. Modern dönemde ebeveyn olarak yanlışa düştüğümüz durumlardan biri de Anne ve babanın çocuklarıyla arkadaş olmasıdır. Geleneksel yapıda görülen “otoriter baba figürü” yerini çocuklarıyla arkadaş ilişkisi kuran ‘’yeni nesil modern baba’’
figürü almış vaziyetedir. Baba olmak her zaman eğlenceli bir arkadaş olmak demek değildir, bir baba çocuklarıyla arkadaş gibi olabilir ama arkadaş olunamaz. Şu bir gerçek ki çocuklar yaşam süresince arkadaş ve dost edinebilir ama anne ve baba edinemez. Davranış ve iletişimde çocuğunu arkadaşı olarak gören anlayış telafisi ve tekrarı olmayacak olumsuz sonuçlar doğurur. Bu durum Anne-Baba ayrıcalığını ve varlığını kaybedebilir, otoritesini bitirebilir. Bununla beraber ebeveynler ileriki dönemlerde çocuğunu yönetme yeterliliğinden uzak bir zavallılık süreci yaşayabilirler. Anne ve baba yeri geldi mi sınır çizen, tutarlı, kararlı, otoriter ve kural koyucu olmalıdırlar.