Zaman zaman hayatımızın belirsiz zamanlarında bu acı bu üzüntü gelip bize bir süre misafir olur. Şayet bu acı bu üzüntü Allah içinse Allah'tan geldiğine inanmış ve ona sabırlı davranmışsak ilahi makamda mükafatı elbette ki çoktur...
Zenginler zenginlikleri yüzünden acı çeker.
Para şöhret mal mülk makam ve mevki illa bir gün talan olacak.
Yıllarca emek verip kazandığınız o para, yıllarca zamanınızı harcayacak kazandığınız o makam, o mal, sizin acı çekmeyecğinizi ifade etmez. Tamamiyle bir sağlık, bir hastalık, bir ölüm haberi de ansızın bir kaza geldiği zaman bunları yaşamamak için, o paranın, o makamın, o malın hükmünün olmadığı kanıtlı ve kesindir.
Demekki Allah acıyla bizi yoğurduğunda mal mülk önemsizdir.
Bundan dolayı (Ne mal ne mülk ne makam nede mevki kalır musalla taşında öldüğünde adın ve soyadın yazar mezar taşında...
Mustafa Yıldızdoğlu )
Bu düşüncelerle
Fakirler yoksullukları yüzünden acı çeker. Yine hastalık cana bulaşmış sa yine o ölüm kapıya gelip eve kadar girmişse o yoksulluğunda insanı bunlardan uzak tutması imkansızlaşır. Yoksulluk acını dahada ağırlaştırır ama imtihanın sırrına varırsa insan mükafatıni bilen her acıya kucak açar sabırlardan sabır beğenir.
Unutmamalıyız ki
Hayat bitmeyen bir dizi acı çekme sorundur. Bir sorunun sonu yeni bir sorunun doğuşudur.. Acı, yaşamanın kaçınılmaz bir sonucudur ve anlamı konusunda iki görüş vardır:
Duruma göre acının rengi ve tahribatı insan vücudunda değişir.
Çocukken çektiğiniz acı sizi düşünceli biri yapar ileriki yaşlarda ise başkalarının haklarını koruyan biri yapar.
Acı, içimizdeki bir çatışmanın belirtisidir,
Acıdan kurtulmanın imkanı yok herkesin hayatında muhakkak acı ve üzüntü vardır.Ve öyle inanmalıyız,ki her şeyin zaman içinde bir mumun kendi kendine yanıp tükenmesi gibi geçip gittiğini görmektir.
Sabırda böyle zamanlarda gereklidir.
Yani, kırılmış bir bardaktan bilerek çay içmek. Kırılmaya mahkûm olduğunu bilmektir,
Ve o acıyı iliklerimize kadar bizi olgunlaştırcağına , bizi üzüntüyle hemhal edip bize bir hayati sunup bizi ödüllendireceğine inanmaktır.