Dünyada hızla gelişen teknolojik gelişmeler ve bunların etkileri birçok alana yansımaktadır. Özellikle ekonomide son beş yıldır dünya üzerinde yaşanan krizler acımasız bir rekabet ve vahşi bir küreselleşme süresinin oluşmasına neden olmuştur. Teknolojik gelişmelerdeki özellikle yapay zekâ teknolojisi ve robotların kullanımı, genetik bilimindeki baş döndürücü ilerleme ekonomik gelişmeleri doğrudan değiştirmiştir.
Bilindiği gibi ülkelerin siyasi durumları da ekonomi ile paralellik göstermektedir. Değişen ekonomik göstergeler dünya siyasetini doğrudan etkileyen önemli kavramlar haline gelmiştir. Dünyanın iki kutuplu siyaseti bölgesel iş birliklerine yerini bırakmıştır. Dünyada yeni iş birliği arayışları ile yeni dünya düzeni kurulmaya başlamıştır.
Türkiye yeni dünya düzeninin tam ortasında ve kilit bir ülke durumuna yükselmiştir. Gelişen ekonomik göstergeler, enerji hatlarının durumu ve jeopolitik avantaj nedeniyle Asya’dan, Avrupa’ya, Ortadoğu’dan Afrika’ya kadar birçok ülkenin iştahını kabarttığı ve işbirliği kurmak istediği ülkeler listesinde daha da üst sırala çıkmıştır.
Türkiye içerde dış ülkelerin maşası durumuna düşmüş terör örgütü mensuplarını ve yancılarını her yendiğinde, milli birlik ve beraberliğini güçlendirmiştir.
Bunun yanında yakın zamanda yaşadığımız salgınlar, su krizleri, insanlığın her türlü teknolojik gelişmeye rağmen halen idare edemediği iklimler insanlığın üzerine adeta kâbus gibi çökmüş ve pek çok ülkenin ekonomik olarak çıkmaza girmesine neden olmuştur.
Toplumlar ve milletler arasındaki var olan ayrışmanın ve uçurumların her geçen gün giderek arttığı böyle bir dünyada aslı olan ve değişmeyen tek gerçeklik milletlerin ve devletlerin birbirleri ile olan mücadeleleridir. 100 yıl önce denize döktüğümüz Yunan halen sızısını devam ettirerek geride bıraktığı ne olduğu belirsiz tiplerle ülke içerisinde fitne tohumları yayarak yenilginin hazımsızlığını yaşamaktadır. Milletler ve devletler arasındaki mücadeledetek gerçeklik 1000 yıl önce de var olduğunu ve 1000 yıl geçse de var olacağını bilmektir.
2023 Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun 100’üncü yıl dönümüdür. Yeni Türkiye’nin kurucu belgesi 100 yıl önce bugün imzalanmıştır. Cumhuriyet, Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK önderliğinde aziz şehitlerimizin kanları ile suladığı aziz vatan toprağının bize emaneti, Sevr ihanetinin Türkiye’yi bölmek isteyenlere karşı uğrattığı hayal kırıklığıdır.
100 yıl sonra bugün Türkiye,Kafkasya’dan, Balkanlara, Orta Asya’dan Afrika’ya kadar uzanmış geniş bir coğrafyada sabırla ve büyük bir ümitle beklenendir. Bu beklentiyi aksatmaya uğratmak isteyen, içlerindeki kin ve nefreti dökerek Lider Ülke Türkiye vizyonunu baltalamak isteyen şer odakları her zaman olduğu gibi şimdide muhakkak olacaktır.
Türk gençliğine düşen daha çok çalışmak, çalışmak ve üretmektedir. Fatih Sultan Mehmet Han’ın İstanbul’u fethettiği, Kanuni Sultan Süleyman’ın üç kıtaya hükümdar olduğu gibi ecdattın geçmişinden feyz alarak Türkü bekleyen tüm kıtalara kucak dolusu sevgi, hoşgörü, barış, huzur ve merhamet götürmektir.
Milli ve manevi değerlerinden nasip almış, çarpık zihniyetlerin elinden kurtarılmış bir gençlik vatanın bekası ve bağımsızlığı için her daim mücadele edecektir. Türk gençliği sokaklara terk edilemez. Türk gençliğinin idealleri Nobel Ödüllü Aziz SANCAR’lar, İHA’ları ile dünya savaş stratejilerini değiştirmiş Selçuk BAYRAKTAR’lar olmalıdır. Türk gençliği ecdadını tanımalı ve ecdadını öğrenmelidir.
Cumhuriyetin 100 yılında Lider Ülke Türkiye, Anadolu’ya girişin 1000’in yılı olan 2053’de Bölgesel Güç Türkiye vizyonu her daim diri ve canlı olmalıdır.