Karekod dolandırıcılığı nedeniyle son dönemde müracaat sayısının arttığın dile getiren Bilişim Hukuku Derneği Başkanı avukat Kürşat Ergün de karekod dolandırıcılığına maruz kalındığında kullanıcıların yasal haklarının ne olduğunu, dolandırıcılar için işleyecek hukuki süreci anlattı.
Ergün, “Teknik olarak dolandırıcılar her geçen gün ‘Daha farklı ne yapabiliriz de insanları tuzağa düşürebiliriz.’ diye hareket ediyorlar. Bu anlamda da fırsatları kaçırmıyorlar. Bu anlamda en çok öne çıkan yerler restoranlar. Çünkü artık menüler önümüze kağıt ortamında gelmiyor, QR kodu okutmak suretiyle istediğimiz yiyeceği seçiyoruz. Bunu seçtiğimizi düşünürken bile belki bizden önce gelen kötü niyetli birisi oraya başka bir kod yapıştırmış oluyor ve bu kişinin tuzağına düşmüş oluyoruz. Özel sektördeki firmaların da bu QR kodları sürekli denetlemesi gerektiği açık” ifadelerini kullandı.
Halkın yoğun kullandığı yerlerdeki karekodların sıkı denetlenmesinin önemli olduğunu vurgulayan Ergün, “Firmalar ‘QR kod bizim bilgimiz dışında değiştirilmiş, buradan çıkan mağduriyetle bizim bir ilgimiz yok. Sorumluluk kabul etmiyoruz’ diyemiyorlar. Bu siber sistemi sağlayan restoran aynı zamanda bu sistemin güvenliğinden de sorumlu. Bu güvenlik içerisinde gelebilecek birtakım ihlallerden de hukuken doğrudan doğruya sorumlu tutulabilir” değerlendirmesinde bulundu.
Ergün, kullanıcıların, sahte kodlarla ödeme sistemlerine yönlendirildiklerinde kredi kartıyla işlem veya para çekimi olduysa hiç vakit kaybetmeden iptal edilmesini bankadan istemeleri gerektiğini, ödeme yapılmışsa para iadesi talep edebileceklerini anlattı.
Ayrıca hemen en yakın karakola şikayette bulunulması gerektiğini kaydeden Ergün, siber dolandırıcıların kendilerini gizlemek için birçok yöntem kullansalar da emniyet bünyesinde çok yetkin teknik donanımlar bulunduğunu dile getirdi.
Ergün, özellikle yurt dışında bulunan faillerin yakalanması için uluslararası işbirliği yapılmasının önemli olduğunun altını çizerek, şunları ifade etti:
“Bizim dahi ilk bakışta yakalanması çok zor veya imkansız diyebileceğimiz hadiselerde bile kolluk birimleri yaptıkları teknik çalışmalarla kişilere ulaşabiliyor. Bu suçların içinde olan, işlemeye meyilli olan, kişileri mağdur etmek için her geçen gün değişik teknik yöntemler kullananların bilmesi gereken en önemli husus, ‘Ben nasıl olsa yakalanmam’ düşüncesinin çok boş olduğu. Çok ciddi birimler bununla ilgili çalışıyor, hiç beklemedikleri bir anda adres tespitleriyle beraber alınıp savcılığa çıkarılıp Türk yargısı önünde hesap verebilirler.”
Siber dolandırıcılar hakkında Türk Ceza Kanunu’na göre “bilişim sistemlerini kullanmak suretiyle dolandırıcılık” suçundan 4 yıldan 10 yıla kadar hapis istemiyle işlem yapıldığının altını çizen Ergün, bunun erteleme kapsamındaki suçlardan olmadığını vurguladı.
Avukat Ergün, bu cezanın infazının doğrudan cezaevlerinde gerçekleştiğine işaret ederek, “Bu suçların tekerrür etmesi ve mağdurun birden fazla olması halinde her işlenen eylem için ayrı ayrı olacak şekilde cezalandırılmaya tabi tutulurlar. Dolayısıyla caydırıcı bir cezadan bahsediyoruz. Bu suçtan mağdur olan insanların, kendilerini mağdur eden kişilerin yargı önüne çıkması için kaybettikleri meblağ ne olursa olsun konuyu emniyet birimlerine iletmekte fayda var” şeklinde konuştu.
HABER MERKEZİ