Uyuzun en önemli belirtisinin şiddetli gece kaşıntısı olduğunun belirtilen açıklamada, “Kaşıntı, kişinin yatağa girip ısınması ile artar ve kişiyi uykudan uyandırabilecek şiddette iken gündüzleri daha hafiftir. Kaşıntı genellikle el parmak araları, el bileğinin iç yüzü, bilekler, koltuk altları, dirsekler ve kasıklarda görülmekle birlikte tüm vücutta görülebilmektedir. Hastalığın en belirgin bulgusu parmaklar arasında dalgalı kirli bir çizgi halinde görülen, uyuz böceğinin içinde yaşadığı, gri beyaz renkli, 1-10 mm uzunluğundaki tünellerdir. Kişilerde özellikle geceleri artan şiddetli kaşıntı ve deride görülen içi su dolu keseciklerin görülmesi uyuz şüphesini arttırır. Böyle bir durumla karşılaşıldığında bir an önce Sağlık Kuruluşuna başvurulmalıdır. Hastalık belirtilerinin başlamadığı bu dönemlerde bile kişi uyuzu başkalarına bulaştırabilir” ifadelerine yer verildi.
Uyuz hastalığı ile mücadelenin tedaviye uyum ve hijyen koşulları olduğunu hatırlatan uzmanlar “Hastalığın önlenmesi ve kontrolü için uyuz olan kişi ile birlikte yaşayan diğer kişilerin de eş zamanlı tedaviye alınması son derece önemlidir. Özellikle aile bireylerinin, kaşıntısının olup olmamasına bakılmaksızın mutlaka birlikte tedavi olması gerekmektedir. Aynı anda tedavi uygulanmadığı takdirde hastalık kişiden kişiye bulaşmaya devam edecektir. Uyuz hastası ve evde beraber yaşadığı kişiler tarafından kullanılan giysiler, çarşaflar ve havlular en az 60 derecede yıkanmalı ve ütülenmelidir. Yatak takımları birkaç gün havalandırılmalıdır. Yıkanamayacak eşyaların ağzı bağlı olan bir poşet içerisinde ortalama üç gün saklanması gerekir. Ayrıca zemin ve mobilyalar elektrik süpürgesi ile temizliğine de önem verilmelidir” ifadelerini kullandılar.
HABER MERKEZİ