Tarih sahnesinin 1071 yılını gösterdiği Anadolu coğrafyasındaki mücadele aziz Türk Milletinin kaderinin değişimi, hakimiyet beratı ve hükümranlık bedelidir.
Sadece Anadolu’nun değil tarihin ve talihin de yörüngesi Malazgirt Zaferi ile değişmiştir. Üzerinden geçen bunca zamana rağmen mağlup olup birçoğu tarih sahnesinden silinmiş devletlerin geri de kalan kalıntıları zaman zaman zaferin mağlubiyetini hatırlayarak sancılanmakta ve Türk Milletine kendi topraklarında oyun kurmaya çalışmaktadır.
26 Ağustos 1071 Cuma günü Malazgirt Ovası’nda yalnızca iki ordu karşı karşıya gelmemiştir. Bundan daha da önemli olan medeniyetler, kültürler, inançlar ve Dünyanın yeni çehresini belirleyecek olan hedefler karşı karşıya gelmiştir.
Bu açıdan Malazgirt’ti sadece askeri bir başarı olarak görmek doğru değildir. Malazgirt bir milletin gönül seferberliği, vatan davasının var oluş sebebi ve serdengeçtilerin stratejik zaferidir.
Türk Milleti fetihlerini silah zoruyla değil, yıllar boyunca gönüller kazanarak yapmış ve aldığı yerleri yurt edinmiştir. Geldikleri yerleri de ihya etmiş ve coğrafyanın kültür ve mimari alanındaki yükselişe geçmiştir. Nitekim 1071’in üzerinden geçen süreler sonrasında da Türk Milleti kurduğu devletler ile dünyaya hakim olmuş ve her alanda damgasını vurmuştur.
Malazgirt’te atılan sağlam adımlar sarsılmaz bir iradeyle Viyana kapılarına kadar ilerleyişin bir haykırışı olmuştur.
Malazgirt Zaferinin üzerinden 851 yıl sonra, 26 Ağustos 1922 tarihinde başlayan Büyük Taarruz vatanın kurtulması ve Türk Milletinin bağımsızlığı için bir meydan okuma ve Muhammed Sultan Alparslan’ın kutlu zaferinin emanetinin muhafaza edildiğinin yemini olmuştur.
Vatan kuran ve vatanın korunmasında vefa borcumuz olan tüm namus timsali aziz şehitlerimiz ve gazilerimize bir kez daha vatanı koruyacağımıza yemin ederek borcumuzu bir nebze olsa da ödemek zorunda olduğumuzu herkese belirtmek istiyorum.
Aziz vatanın her bir köşesinde Bizans artığı zalimlerin zulüm ve kin güden kalemleriyle yazdıkları fermanları coğrafyamızı her ne kadar karışıklığa sevk edip kana bulamak istese de Türk Milletinin İslam ile yoğrulmuş mayası var gücüyle mücadele edecek ve hiçbir namert elin aziz vatana zarar vermesine izin vermeyecektir.
Tüm bu sebeplerle herkesin aktif olan Bizans tohumlarına ve bunların zaman içerisinde isimleri değişen yancılarına karşı dikkatli ve uyanık olması en önemli sorumluluk alanıdır.
Tüm kamu kurum temsilcileri vatansever Türk Milletinin aziz evlatlarına her kademede liyakat, adalet ve devlete olan güven eksenin yer vermeli, ne olduğu belirsiz FETÖ ve PKK yancısı yalaka tiplere karşı mücadele etmelidir.
Ne bu Bizans artıklarının arkada kalan kalıntılarının oluşturduğu terör saldırıları ne düzensiz göç akınları ne küresel ve bölgesel senaryolar Türk Milletinin istikbalini karartamayacak ve var oluş azmini kıramayacaktır.
Malazgirt, yüksek bir kültür, ihtişam ve Türk Milletinin geçmiş mazisinin yüksek hedeflere ulaşmasında bir iftihar kaynağıdır…